Eğitimde Harmonik Yaklaşım: Bir Öğretmenin Hikâyesi
Bazen bir insanın hayatında dönüm noktaları olur. O an, hiçbir şekilde planlanmamış, sıradan bir gün gibi başlar ama bir bakarsınız, o an tüm hayatınızı değiştirir. Bugün size, eğitimde “harmonik yaklaşım” diye adlandırılan, öğretmenin ve öğrencisinin birbirini gerçekten anlamaya çalıştığı bir yöntemin hikayesini anlatacağım. Hikâyenin kahramanları, birbirinden çok farklı iki karakter: Ahmet ve Elif.
Ahmet: Çözüm Odaklı Bir Öğretmen
Ahmet, sıkı bir öğretmendi. Her zaman çözüm odaklı, pratik ve stratejik düşünen bir insandı. Öğrencilerine ders verirken, sınavları nasıl geçireceklerini, hangi sorulara odaklanmaları gerektiğini her zaman net bir şekilde anlatırdı. O, öğrencilerinin “başarılı” olması için elinden geleni yapar, her şeyin bir yöntem ve planla yoluna girebileceğini düşünürdü.
Ancak, sınıfındaki bazı öğrencilerin dersleri anlamakta zorlandığını fark ettiğinde, bir gariplik hissetmeye başlamıştı. Ahmet, her öğrencisine birebir ilgileniyor, onlara detaylı açıklamalar yapıyordu ama bir şey eksikti. Sınıfta elini kaldıran herkes, başka bir konuda kafasını karıştırıyor, bir süre sonra sıkılıyor ve öğrenmeye daha az istekli hale geliyordu.
Bir gün, sınıfındaki en zor öğrencilerden biri olan Ayşe, elini kaldırıp, “Hocam, ben matematiği sevmiyorum. Bu dersin ne işime yarayacağını hiç anlamıyorum” dedi. Ahmet, cevabını hazırdı: “Matematik, hayatın her anında işinize yarayacak, bunu anlamalısınız. Gelecekte size çok yardımcı olacak.” Ama gözleri, Ayşe’nin sözcüklerini duysa da, gözlerindeki umutsuzlukla karşılaşınca bir şeylerin eksik olduğunu fark etti.
Elif: Empatik ve İlişkisel Bir Öğretmen
Elif ise tam tersine, öğrencilerinin sadece ders notlarını değil, ruh halini, endişelerini ve beklentilerini anlamaya çalışan bir öğretmendi. O, bir dersin sadece akademik başarıyla sınırlı olmadığını bilir ve her öğrencisinin bireysel ihtiyaçlarına göre yaklaşmayı önemserdi. Eğitimde başarıyı sadece bilginin aktarılması olarak görmez, aynı zamanda öğrencilerin içsel dünyalarını beslemenin, onları anlamanın ve güven vermenin ne kadar önemli olduğuna inanırdı.
Bir gün, Ahmet’in okulunda işbirliği yapmaları için davet edildi. Ahmet, Elif’in farklı tarzını başta anlamasa da, ona da bir şans vermek istemişti. Elif sınıfa girdiğinde, ilk iş olarak öğrencileri tanımaya başladı. Sınıfta dolaşırken, her öğrenciyle kısa sohbetler yaptı. Kimi zaman şaka yaparak, kimi zaman yalnızca dinleyerek. Elif’in sınıfa adım attığı ilk gün, Ahmet’in gözleriyle bakıldığında o kadar netti ki: Bu, Ahmet’in çok alışık olduğu çözüm odaklı yaklaşımdan farklıydı. Ama bir şeyler, sanki doğru gidiyordu.
Ertesi hafta Elif, öğrencilerinden Ayşe’yi özel olarak çağırdı. “Ayşe, seni biraz daha yakından tanımak istiyorum. Matematik dersinden ne tür sorunlar yaşadığını bana anlatır mısın?” Ayşe, biraz çekingen başladı, ancak Elif’in içten yaklaşımı sayesinde rahatladı ve bütün duygularını dökmeye başladı. “Hocam, annem sürekli çok çalışmam gerektiğini söylüyor, ama ben gerçekten anlamıyorum. Matematik beni çok sıkıyor. Bu dersin bana ne faydası olacak, anlamıyorum.”
Elif, sabırlı bir şekilde Ayşe’ye matematiğin günlük hayatta nasıl işine yarayabileceğini açıklamaya başladı, ama en önemlisi Ayşe’ye kendini değerli hissettirdi. “Anlamadığın noktalar olabilir, Ayşe. Ama bunun senin eksikliğin olmadığını unutma. Her öğrencinin farklı bir öğrenme yolu vardır. Belki de senin en iyi öğrenme şeklin, başkalarına bir şeyler anlatmak ya da matematiği bir hikaye gibi görmek olabilir.”
Ayşe, Elif’in yaklaşımından sonra derse daha fazla ilgi göstermeye başladı. Artık matematikten korkmuyordu, çünkü Elif ona, dersten çok daha fazlasını öğretmişti: Öğrenmenin de bir yolu vardı, herkesin yolu farklıydı, ve bu kabul görmekle başlıyordu.
Harmonik Yaklaşım: İki Farklı Bakış Açısının Buluşması
Ahmet, Elif’le birlikte bir süre ders verdikten sonra, fark etti ki, her öğrencinin öğrenme tarzı farklıydı. Elif’in empatik yaklaşımı, öğrencilerinin iç dünyasına dokunarak, onları cesaretlendiriyor ve bu da sonuçlarını veriyordu. Ahmet, çözüm odaklı stratejilerin yanı sıra, öğrencilerin duygusal ihtiyaçlarına da önem vermenin ne kadar kritik olduğunu anlamıştı. Eğitimde sadece bilginin aktarılması değil, öğrencilerin güvenli hissettikleri bir ortamda kendilerini ifade edebilmeleri gerektiğini gördü.
Harmonik yaklaşım, işte tam burada devreye giriyordu. Hem Ahmet’in çözüm odaklı hem de Elif’in empatik yaklaşımını birleştirerek, öğrenciler hem zihinsel hem duygusal olarak büyüyebilecekti. Artık, sadece dersin öğrenilmesi değil, öğrencinin güvenli bir şekilde duygusal olarak gelişmesi de göz önünde bulunduruluyordu.
Sonuç: Sadece Bilgi Değil, İnsanı Anlamak
Eğitimde harmonik yaklaşım, birbirine zıt gibi görünen bu iki bakış açısını bir araya getiren bir yöntemdir. Ahmet’in stratejik yaklaşımı ve Elif’in empatik bakış açısı, öğrencilerin sadece akademik değil, duygusal olarak da gelişmelerine olanak sağlar. İyi bir öğretmen, yalnızca bilgiyi aktarmakla kalmaz, öğrencilerin kalplerine dokunarak onların kendilerini değerli hissetmelerini sağlar.
Sizce, eğitimde empatik bir yaklaşım ne kadar önemli? Kendinizi en iyi nasıl hissettiniz bir öğretmenin yanında? Hikâyenizi bizimle paylaşın, sizin bakış açınızı merak ediyoruz.